17 Mart 2018 Cumartesi

Problemlerimiz: Şefaat Anlayışı


Sayın okuyucularım kafayı yemek üzereyim. Öncelikle selamün aleyküm.
Normalde ilk önce Kur’an neden Türkçe okunmalıdır diye bir yazı yazmayı planlıyordum. Ancak gel gelelim şefaat konusunda yazı yazmamak için kendimi tutamadım.
Yemin ediyorum ben Müslümanım diyen insanların Allah’ın ayetlerini bu kadar görmezden gelip çevresindeki “alim” denilen kişilere bağlılık göstermelerine akıl mantık yetiremiyorum. İlmim yetmiyor azizim, bunaltıyorlar beni bile.
Öncelikle şu ayetleri okumanızı istiyorum.
“Bugün, sizi ilk defa yarattığımız zamanki gibi yapayalnız huzurumuza geldiniz, size verdiğimiz herşeyi arkanızda bıraktınız. Allah'ın size göre ortağı olduklarını iddia ederek yardımlarına, şefaatlarına güvendiğiniz ortakları yanınızda görmüyoruz. Aranızdaki bütün bağlar artık kesilmiş, güvendiklerinizin hepsi kaybolup gitmiştir.”

“Allah'ı bırakıyorlar da, kendilerine ne fayda, ne de zarar verebilecek olan şeylere tapıyorlar ve "Bunlar bizim Allah katında şefaatçilerimizdir." diyorlar. De ki, "Siz Allah'a göklerde ve yerde O'nun bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?" Allah onların ortak koştukları şeylerin hepsinden münezzehtir.”

"Hiç ben O'ndan başka ilâhlar edinir miyim? Eğer O Rahman, bana bir zarar dileyecek olsa, onların şefaati benden yana hiçbir şeye yaramaz ve onlar beni kurtaramazlar."

“Yoksa Allah'tan başka şefaatçiler mi edindiler? De ki: "Onlar hiçbir şeye güç yetiremezler ve akıl erdiremezlerse de mi (böyle yapacaksınız)?"

De ki: "Bütün şefaat Allah'ındır. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra hep döndürülüp O'na götürüleceksiniz."”

Son olarak da şu hadisi: “Ey Resulullah’ın kızı Fatıma! Sen de kendini Allah’tan satın almaya çalış; zira senin için de bir şey yapamam.”
Paylaştığım hadis Buhari’de geçmektedir.

Şimdi bu ayetler ve hadis çerçevesinde bir mantıksal çıkarım yapalım. Allah Kuran’da defalarca kez şefaat yetkisinin kendisinde olduğunu söyler. Şefaatçi olarak birkaç kişiye hak verilmiştir. Ancak Allah’ın affetmediği birisi Allah’a rağmen kurtulacağına inanan varsa lütfen kendisine Müslümanım demeyi bıraksın. Allah’ın ayetini yok sayan biri Müslüman olamaz.(Bu da ayette söylenmiş kafamdan uydurmuyorum.)  Burada şefaat etmesi için izin verdiği kimselere şöyle izin verilmiştir. Mesela dünyada iyi bir dostluğunuz vardır ve o kişi cennete gidecektir. Allah da sizi zaten affedecektir ve bunu da madem ki siz dünyada birbirinize destek oldunuz/dost oldunuz şimdi de bu müjdeyi birbirinize verin diyerek böyle bir imkan vermiştir. Yoksa siz cehenneme gidecekken birisi gelip de Allah’ın elinden sizi kurtaramaz. Eğer zaten böyle bir şey mümkün olsaydı Allah, Allah olmaktan çıkmış olurdu. Neden? Çünkü kendi kararını uygulayamayan bir varlık Tanrı olamaz. Mantıken her şeyi yapabilecek bir varlık Tanrı olur. Eksiklik bulunan bir varlığa Tanrılık yakıştırması yapmak, kusura bakmayın ama akıl tutulması yaşamaktır.
Peygamberimiz, kızına seni ben kurtaramam dedikten sonra siz hala Peygamberimizden veya bir başkasından şefaat bekleyecekseniz daha çoook beklersiniz. Hz. Nuh oğlunu kurtaramıyor, Hz. Muhammed(s.a.s) kızını, babasını, annesini, dedesini, amcasını ve hiç kimseyi kurtaramıyor ama siz hala Peygamberimizden şefaat bekliyorsunuz. Şefaati Allah’tan başka birisinden beklerseniz bunu çok emin bir şekilde söylüyorum ki çok büyük bir yanılgı içersindesiniz demektir.

Allah’ın ayetlerine rağmen, yani sizin yaratanın sözlerine rağmen kalkıp da başka bir söze inanmanızın mantıklı bir yanı yoktur. Bu kadar mı Allah’sız Müslümanlık yaşıyorsunuz? Öyle bir Müslümanlığın içerisindesiniz ki keşke şu baktığım yerden kendilerinize baksanız. Keşke ne kadar büyük bataklığın içinde olduğunuzu fark etseniz, o zaman birbirimizi anlayabilir ve Allah’ın yoluna sıkı sıkı tutunabilirdik.
“Artık bundan sonra hangi hadise (söze) inanırlar?” ayetine rağmen Peygamberimizin sözlerini “hadis” adı altında toplayıp ayetlerden ayrı bir de hadis kuralları çıkartmak hangi zeki insanın fikriyse ona inanlar da o kadar zekiymiş. Ayetleri beğenmiyorsanız gidin arkadaş başka dine inanın neden bu dini yıpratmaya çalışıyorsunuz? Madem bu dini kendinize uygun bulmuyorsunuz kendi dini kurallarınızı yazın kendi kurumunuzu oluşturun.(yerse) Müslümanlıkla, Allah’la, Peygamberimizle, Kuran’la ne alıp veremediğiniz var? Allah Kuran apaçık bir kitaptır, sadece bu kitaptan sorumlu tutulacaksınız, bu kitapta bir eksiklik ve yanlışlık bulamazsınız diyor hala yeni sözler peşinde yeni kitaplar peşinde koşturuyorsunuz. İslam’da haram, günah, sevap ve bütün her şeyi sadece “ALLAH” belirler. Peygamberin, alimlerin, velilerin, evliyaların, şeyhlerin, gavsların, mehdilerin, diyanetin, halifenin ve birçok kişinin söylediği sözler Allah’a rağmen doğru kabul edilemez. Allah ne diyorsa odur. Allah o konuda bir şey söylemiyorsa serbestsin demektir. Kim olursa olsun Allah’ın söz söylemediği konuda bu sevaptır, bu günahtır, bu haramdır, bu mekruhtur demesinin hiçbir anlamı yoktur. Allah hiç kimseyi hükmüne ortak etmez. Burada söylediğim çoğu şey ayetlerde defalarca kez belirtilmiştir. Eğer öğrenmek istiyorsanız buyurun kitap orada duruyor. LÜTFEN okuyun. Kuran’ın ilk ayeti “OKU” dur. Bakın ilk ayet diyorum. Hani yemek ye, namaz kıl, dürüst ol, başını ört falan değil “OKU”. Bu ayeti Kuran’ı Arapçasından okumalıyım diyen varsa diye şunu da açıklayayım. Oku demek anla demektir. Anlamıyorsan okumanın hiçbir anlamı yoktur. İngilizce bir kitabı aç oku, radyo programını dinle, şarkı dinle ne anlıyorsun? Eğer İngilizce bilmiyorsan hiçbir şey anlamıyorsun. Yani istediğin kadar anlamadığın dilde bir şeyler oku sadece ağzını hareket ettirmiş olursun sana bir şey öğretmez. Ama mevzu Kuran olunca yüzlerce hatim yapıyorsun ama bir kere bile Türkçesini okumuyorsun. Sonra da şu bana şefaat edecek, şu evliya bizi kurtaracak, gavsın uçacak gelecek Allah’a höyt bre o benden onu cehenneme atamazsın diyecek masallarına inanıyorsun, bir de kendine Müslüman mı diyorsun?

Neyse dediğim gibi Kuran’ı neden Türkçe okumalıyız konulu bir yazı zaten yazacağım, bu da girişi olmuş olsun. Diyeceğim şu ki Allah’a rağmen kimse kimseyi kurtaramaz. Peygamberimiz olsa dahi bu böyledir. Size bir soru sorayım. Allah’ın sıfatlarından birisi olan Rahman(esirgeyen/bağışlayan) mı daha büyüktür yoksa Peygamberimizin merhametli oluşu mu? Allah her alanın zirve noktasıdır. Diğer herkes sadece bir noktasıdır. Allah’a rağmen birisi gelip bizi kurtarmaz, bize merhamet etmez, bizi bağışlayamaz, bizi yargılayamaz yani bizi etkileyemez. Bu dünyada yaptıkları sadece kendilerini kandırmaktır. Asıl gerçek olan kıyametten sonraki hayatımızdır. Ve orada da Allah’tan başka söz söyleyecek, hüküm verecek bir varlık olmayacaktır. Bu dünyada Allah bizi sınıyor diye boşuna demiyoruz. Kendilerini Allah yerine koyamayanlar bu yakıştırmayı Peygamberimize yakıştırıyorlar ya çıldırıyorum. Peygamberimizden bahsediyoruz. Hani Allah ile görüşen, vahiy alan Peygamberimizden bahsediyoruz. Allah’ı görmüş birisi sizce Allah’ın sözüne, Kuran’a aykırı veya ondan ayrı söz söyleme cesaretinde bulunabilir mi? Birazcık mantıklı düşünmenizi istiyorum. Bu mantıksız, akılsız davranışlar başımı ağrılara boğuyor ruhumu sıkıyor. Birazcık, birazcık… Lütfen.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder