Sayın
okuyucularım kafayı yemek üzereyim. Öncelikle selamün aleyküm.
Normalde
ilk önce Kur’an neden Türkçe okunmalıdır diye bir yazı yazmayı planlıyordum.
Ancak gel gelelim şefaat konusunda yazı yazmamak için kendimi tutamadım.
Yemin
ediyorum ben Müslümanım diyen insanların Allah’ın ayetlerini bu kadar görmezden
gelip çevresindeki “alim” denilen kişilere bağlılık göstermelerine akıl mantık
yetiremiyorum. İlmim yetmiyor azizim, bunaltıyorlar beni bile.
Öncelikle
şu ayetleri okumanızı istiyorum.
“Bugün, sizi ilk defa yarattığımız
zamanki gibi yapayalnız huzurumuza geldiniz, size verdiğimiz herşeyi arkanızda
bıraktınız. Allah'ın size göre ortağı olduklarını iddia ederek yardımlarına,
şefaatlarına güvendiğiniz ortakları yanınızda görmüyoruz. Aranızdaki bütün
bağlar artık kesilmiş, güvendiklerinizin hepsi kaybolup gitmiştir.”
“Allah'ı bırakıyorlar da,
kendilerine ne fayda, ne de zarar verebilecek olan şeylere tapıyorlar ve
"Bunlar bizim Allah katında şefaatçilerimizdir." diyorlar. De ki,
"Siz Allah'a göklerde ve yerde O'nun bilmediği bir şeyi mi haber
veriyorsunuz?" Allah onların ortak koştukları şeylerin hepsinden münezzehtir.”
"Hiç ben O'ndan başka ilâhlar
edinir miyim? Eğer O Rahman, bana bir zarar dileyecek olsa, onların şefaati
benden yana hiçbir şeye yaramaz ve onlar beni kurtaramazlar."
“Yoksa Allah'tan başka şefaatçiler
mi edindiler? De ki: "Onlar hiçbir şeye güç yetiremezler ve akıl erdiremezlerse
de mi (böyle yapacaksınız)?"
De ki: "Bütün şefaat
Allah'ındır. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra hep döndürülüp O'na
götürüleceksiniz."”
Son olarak da şu hadisi: “Ey Resulullah’ın kızı
Fatıma! Sen de kendini Allah’tan satın almaya çalış; zira senin için de bir şey
yapamam.”
Paylaştığım
hadis Buhari’de geçmektedir.
Şimdi
bu ayetler ve hadis çerçevesinde bir mantıksal çıkarım yapalım. Allah Kuran’da
defalarca kez şefaat yetkisinin kendisinde olduğunu söyler. Şefaatçi olarak
birkaç kişiye hak verilmiştir. Ancak Allah’ın affetmediği birisi Allah’a rağmen
kurtulacağına inanan varsa lütfen kendisine Müslümanım demeyi bıraksın. Allah’ın
ayetini yok sayan biri Müslüman olamaz.(Bu da ayette söylenmiş kafamdan
uydurmuyorum.) Burada şefaat etmesi için
izin verdiği kimselere şöyle izin verilmiştir. Mesela dünyada iyi bir
dostluğunuz vardır ve o kişi cennete gidecektir. Allah da sizi zaten
affedecektir ve bunu da madem ki siz dünyada birbirinize destek oldunuz/dost
oldunuz şimdi de bu müjdeyi birbirinize verin diyerek böyle bir imkan
vermiştir. Yoksa siz cehenneme gidecekken birisi gelip de Allah’ın elinden sizi
kurtaramaz. Eğer zaten böyle bir şey mümkün olsaydı Allah, Allah olmaktan çıkmış
olurdu. Neden? Çünkü kendi kararını uygulayamayan bir varlık Tanrı olamaz.
Mantıken her şeyi yapabilecek bir varlık Tanrı olur. Eksiklik bulunan bir
varlığa Tanrılık yakıştırması yapmak, kusura bakmayın ama akıl tutulması
yaşamaktır.
Peygamberimiz,
kızına seni ben kurtaramam dedikten sonra siz hala Peygamberimizden veya bir
başkasından şefaat bekleyecekseniz daha çoook beklersiniz. Hz. Nuh oğlunu
kurtaramıyor, Hz. Muhammed(s.a.s) kızını, babasını, annesini, dedesini,
amcasını ve hiç kimseyi kurtaramıyor ama siz hala Peygamberimizden şefaat
bekliyorsunuz. Şefaati Allah’tan başka birisinden beklerseniz bunu çok emin bir
şekilde söylüyorum ki çok büyük bir yanılgı içersindesiniz demektir.
Allah’ın
ayetlerine rağmen, yani sizin yaratanın sözlerine rağmen kalkıp da başka bir
söze inanmanızın mantıklı bir yanı yoktur. Bu kadar mı Allah’sız Müslümanlık
yaşıyorsunuz? Öyle bir Müslümanlığın içerisindesiniz ki keşke şu baktığım
yerden kendilerinize baksanız. Keşke ne kadar büyük bataklığın içinde
olduğunuzu fark etseniz, o zaman birbirimizi anlayabilir ve Allah’ın yoluna
sıkı sıkı tutunabilirdik.
“Artık
bundan sonra hangi hadise (söze) inanırlar?” ayetine rağmen Peygamberimizin
sözlerini “hadis” adı altında toplayıp ayetlerden ayrı bir de hadis kuralları
çıkartmak hangi zeki insanın fikriyse ona inanlar da o kadar zekiymiş. Ayetleri
beğenmiyorsanız gidin arkadaş başka dine inanın neden bu dini yıpratmaya
çalışıyorsunuz? Madem bu dini kendinize uygun bulmuyorsunuz kendi dini
kurallarınızı yazın kendi kurumunuzu oluşturun.(yerse) Müslümanlıkla, Allah’la,
Peygamberimizle, Kuran’la ne alıp veremediğiniz var? Allah Kuran apaçık bir
kitaptır, sadece bu kitaptan sorumlu tutulacaksınız, bu kitapta bir eksiklik ve
yanlışlık bulamazsınız diyor hala yeni sözler peşinde yeni kitaplar peşinde
koşturuyorsunuz. İslam’da haram, günah, sevap ve bütün her şeyi sadece “ALLAH”
belirler. Peygamberin, alimlerin, velilerin, evliyaların, şeyhlerin, gavsların,
mehdilerin, diyanetin, halifenin ve birçok kişinin söylediği sözler Allah’a
rağmen doğru kabul edilemez. Allah ne diyorsa odur. Allah o konuda bir şey
söylemiyorsa serbestsin demektir. Kim olursa olsun Allah’ın söz söylemediği
konuda bu sevaptır, bu günahtır, bu haramdır, bu mekruhtur demesinin hiçbir
anlamı yoktur. Allah hiç kimseyi hükmüne ortak etmez. Burada söylediğim çoğu
şey ayetlerde defalarca kez belirtilmiştir. Eğer öğrenmek istiyorsanız buyurun
kitap orada duruyor. LÜTFEN okuyun. Kuran’ın ilk ayeti “OKU” dur. Bakın ilk
ayet diyorum. Hani yemek ye, namaz kıl, dürüst ol, başını ört falan değil “OKU”.
Bu ayeti Kuran’ı Arapçasından okumalıyım diyen varsa diye şunu da açıklayayım.
Oku demek anla demektir. Anlamıyorsan okumanın hiçbir anlamı yoktur. İngilizce
bir kitabı aç oku, radyo programını dinle, şarkı dinle ne anlıyorsun? Eğer
İngilizce bilmiyorsan hiçbir şey anlamıyorsun. Yani istediğin kadar anlamadığın
dilde bir şeyler oku sadece ağzını hareket ettirmiş olursun sana bir şey
öğretmez. Ama mevzu Kuran olunca yüzlerce hatim yapıyorsun ama bir kere bile
Türkçesini okumuyorsun. Sonra da şu bana şefaat edecek, şu evliya bizi
kurtaracak, gavsın uçacak gelecek Allah’a höyt bre o benden onu cehenneme
atamazsın diyecek masallarına inanıyorsun, bir de kendine Müslüman mı diyorsun?
Neyse
dediğim gibi Kuran’ı neden Türkçe okumalıyız konulu bir yazı zaten yazacağım,
bu da girişi olmuş olsun. Diyeceğim şu ki Allah’a rağmen kimse kimseyi
kurtaramaz. Peygamberimiz olsa dahi bu böyledir. Size bir soru sorayım. Allah’ın
sıfatlarından birisi olan Rahman(esirgeyen/bağışlayan) mı daha büyüktür yoksa
Peygamberimizin merhametli oluşu mu? Allah her alanın zirve noktasıdır. Diğer
herkes sadece bir noktasıdır. Allah’a rağmen birisi gelip bizi kurtarmaz, bize
merhamet etmez, bizi bağışlayamaz, bizi yargılayamaz yani bizi etkileyemez. Bu
dünyada yaptıkları sadece kendilerini kandırmaktır. Asıl gerçek olan kıyametten
sonraki hayatımızdır. Ve orada da Allah’tan başka söz söyleyecek, hüküm verecek
bir varlık olmayacaktır. Bu dünyada Allah bizi sınıyor diye boşuna demiyoruz.
Kendilerini Allah yerine koyamayanlar bu yakıştırmayı Peygamberimize
yakıştırıyorlar ya çıldırıyorum. Peygamberimizden bahsediyoruz. Hani Allah ile
görüşen, vahiy alan Peygamberimizden bahsediyoruz. Allah’ı görmüş birisi sizce
Allah’ın sözüne, Kuran’a aykırı veya ondan ayrı söz söyleme cesaretinde
bulunabilir mi? Birazcık mantıklı düşünmenizi istiyorum. Bu mantıksız, akılsız
davranışlar başımı ağrılara boğuyor ruhumu sıkıyor. Birazcık, birazcık… Lütfen.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder